TAARRUZ TÜRK'ÜN KARAKTERİDİR

TAARRUZ TÜRK'ÜN KARAKTERİDİR

Türk Milletinin, 1071'de Malazgirt'te Anadolu’nun "Giriş kapısını" açtığını 1922’de ise Anadolu’dan "Savaşla çıkarılamayacağını" tüm cihan'a ispat ettiği gündür 26 AĞUSTOS.

Türk milletinin kaderini değiştiren iki büyük askeri zafer, 851 yıl arayla aynı tarihte, 26 Ağustos’ta gerçekleşti. Biri, 1071 yılında Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Meydan Muharebesi; diğeri ise 1922’de Anadolu’dan düşmanı tamamen süpüren Büyük Taarruz. Farklı zamanlarda, farklı düşmanlara karşı verilen bu mücadeleler, Türk milletinin varoluş iradesinin iki güçlü nişanesi olarak tarihe geçti. 

Sultan Alparslan, tan yeri ağarırken düşman ordusunu ovada görür ardından Türk-İslam örf adeti olarak Kefen misali bembeyaz giydirilir ve atının kuyruğunu bağlatıp ordusunu sabah namazının ardından düzene sokar. Karşısında Bizans İmparatoru IV. Romanos Diogenes(Romen Diyojen) vardı. O sabah Türk akıncı birlikleri düşmanı oyalarken merkez ordu hilal taktiği için hazırlanıyordu. Aynı saatlerde bir başka Bozkurt, Şuhut dağlarından Kocatepe burçlarına doğru sessizce gölge harekatı düzenliyordu. Sabah saat 04.30’da topçu ateş emrini verdi. 5 dakikalık yoğun bombardımanla Büyük Taarruz başlamıştı. 1. Ordu ve 2. Ordu, düşmanın cephelerini yarmak üzere ileri atıldı, Hedef Çiğiltepe ve Tınaztepe idi.

Malazgirt'te, Türk akıncı birlikleri Bizans ordusunun kanatlarına saldırılar düzenleyerek orduyu yıpratıyor, hilal taktiği için gerekli geri çekiliş havasını oluşturuyordu.. karşılarında ise çökmekte olan D. Roma'nın son kurtuluş refleksi için bölgeye gelen 100 bine yakın çok uluslu büyük ordusu vardı.

Büyük Taarruz'da ise Fahrettin Altay komutasındaki 5. Süvari Kolordusu, düşmanın gerisine sarkarak ikmal yollarını kesiyor, iletişimi koparıyordu. Dumlupınar’a kadar ilerleyecek bu süvari birlikleri, Anadolu bozkırında atlarının nal sesleriyle yeniden tarih yazıyordu. 

Malazgirt Ovasında gün boyunca süren küçük çaplı çarpışmaların ardından Alparslan’ın ordusu “geri çekiliyormuş” gibi yaparak Bizans ordusunu merkeze çekti. Hilal taktiği başarıyla uygulandı. Romen Diyojen, Türklerin saldırı gücünü yitirdiğini ve sayıca fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü fakat yanıldı..  En baştan beri Türkler'i yeneceğine inanmış olan imparator, Hilal taktiğine kanıp geri çekilen Türkler'i yakalamak için ordusuna saldırma emri verdi ve ordusunu ateşten çemberin içine attı. Yüce Allah'ın yeryüzündeki nizamının sağlayıcısı olan Türk Ordusu Malazgirt Ovasında Bizans ordusunu merkeze çekerek. Hilal taktiğiyle beraber mağlup etmiş ve Romen Diyojen'i esir almıştır. 

Aynı saatlerde Afyon ovasında Türk ordusu tarih yazıyordu, akşama doğru Tınaztepe ve Belentepe düşmüştü. Albay Reşat Bey, kendisine verilen süre dolmadan Çiğiltepe’yi alamadığı için onuruna yediremedi ve şerefli bir şekilde intihar etti. Mustafa Kemal Paşa, bu kaybı derin bir üzüntüyle öğrendiğinde, "Bir tepeye bedel bir kumandanı kaybettik" demişti. Çiğiltepe ise 45 dakika sonra alındı. Türk ordusunun taarruzu çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insanüstü çabalarla gerçekleştirildi. Aynı gün Türk birlikleri Afyon'u geri aldı. Başkomutanlık Karargâhı ile Batı Cephesi Komutanlığı Karargâhı Afyon'a taşındı. Büyük Taarruz'un son safhası Türk askerî tarihine Başomutanlık Meydan Muharebesi olarak geçti. 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe'den idare ettiği savaşta, tamamen yok edildi veya esir edildi. Aynı günün akşamında Türk birlikleri Kütahya'yı geri aldı.

26 Ağustos sabahı iki parola vardı; ''Ya Zafer Ya Şehadet'' ve ''Ya İstiklal Ya Ölüm'' Allah'a Şükürler olsun ki Muzaffer Türk Ordusu Malazgirt Ovasında Zafer, Afyon ovasında ise İstiklal demiş ve bu yurdu bizlere bırakmıştır. Allah tüm şehitlerimize rahmet eylesin, ruhları şad olsun.

Türk milletinde Alparslan'lar ve Mustafa Kemal'ler bitmez!