Levant(Bilâdü’ş-Şâm) Bölgesinin Türkleşmesi

Ortadoğu'nun en stratejik noktalarından Levant(Bilâdü’ş-Şâm) Bölgesinin Türkleşmesi 10. Yüzyılda Türkmen gruplarının bölgeye gelmesiyle başlamış, kültürel etkileşim ve fetihler ise Türklerin bölgede kalıcı olmasını sağlayarak bölgenin en kilit parçası haline getirmiştir.

Levant(Bilâdü’ş-Şâm) Bölgesinin Türkleşmesi

Bugünkü Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün topraklarını kapsayan Levant (Bilâdü’ş-Şam) bölgesi, tarih boyunca çeşitli Türk topluluklarının göç ve yerleşimlerine sahne olmuştur. Bölgenin Türkleşme süreci, 11. yüzyıldan itibaren Selçukluların fetihleriyle hız kazanmış, Orta Asya’dan batıya yönelen Oğuz-Türkmen boylarının gelişiyle yeni bir demografik yapı oluşmuştur. Tulunoğulları ve İhşîdîler gibi Türk asıllı hanedanlar 9. ve 10. yüzyıllarda bölgede hüküm sürse de, asıl kalıcı Türk nüfusu Selçuklu fethiyle birlikte yerleşmiştir. 1060’lardan itibaren Halep, Lazkiye, Trablusşam ve Asi Nehri çevresinde Bayat, Avşar, Beğdili, Döğer ve Üçok gibi Oğuz oymakları yerleşmiş, Sultan Melikşah döneminde kardeşi Tutuş’un Suriye meliki olarak atanmasıyla bölgeye yoğun Türkmen göçleri yaşanmıştır. 

Selçuklu Devletinde Halep-Musul Atabeyliği yapmış olan ve Zengi Devletinin kurucusu olan Aksunguroğlu İmadeddin Zengi tarafından Türkmen aşiretleri Haçlılarla mücadele amacıyla Bekaa Vadisinin stratejik noktalarına yerleştirilmiştir. 11. yüzyıl sonunda Halep ve Şam çevresinde de güçlü Türkmen toplulukları oluşmuş, böylece Levant Bölgesinin etnik yapısında köklü bir değişim başlamıştır. Haçlı Seferleri sırasında Türkmenler, Zengîler ve Eyyûbîler ordularında İslam dünyasının savunucuları olarak öne çıkmış, Selahaddin Eyyubî’nin Haçlılara karşı zaferlerinde büyük rol oynamışlardır. Harzemli ve Türkmen birlikleri, 1187 Hıttîn Savaşı ve Kudüs’ün fethinde önemli başarılar kazanmış, bu hizmetlerinin karşılığında Filistin topraklarında tımar ve iktâlar elde ederek kalıcı yerleşimlere dönüşmüşlerdir. Moğol istilaları ve İlhanlı-Memlük mücadeleleri döneminde Suriye’ye yeni Türk ve Moğol unsurların gelişiyle bölgedeki Türk varlığı daha da güçlenmiştir. 13. yüzyıldan itibaren Memlûk Devleti’nin yönetiminde Levant, Türk asıllı sultanlar ve kumandanlar tarafından idare edilmiş; bu dönemde hem yönetici elit hem de kırsal nüfus içinde Türk unsurlar belirginleşmiştir. Memlûkler, göçebe Türkmenleri hem sınır savunmasında hem de iç güvenlikte kullanmış, böylece bölgedeki Türkmen iskânı süreklilik kazanmıştır. 

1516’da Yavuz Sultan Selim’in Mercidâbık Zaferi ile bölge Osmanlı egemenliğine girmiş, bu durum Türk nüfuzunun dört asır daha devam etmesini sağlamıştır. Osmanlılar mevcut Türkmen aşiretlerini kendi sistemine entegre etmiş, Anadolu’dan yeni Türk toplulukları getirerek Suriye’nin kuzeyinde yoğun bir Türk yerleşimi oluşturmuştur. Halep Türkmenleri yüzyıllar boyunca Anadolu ile Suriye arasında yarı göçebe yaşamlarını sürdürmüş, Osmanlı’nın son döneminde yerleşik hayata geçmişlerdir. 19. yüzyılda  Girit, Cezayir, Kıbrıs ve Balkanlar gibi bölgelerden gelen Türk nüfusu da Suriye ve Lübnan şehirlerine yerleştirilmiş, böylece Levant bölgesindeki Türk varlığı çeşitlenmiştir. Filistin’de Selahaddin döneminden kalma Türkmen köyleri Osmanlı döneminde de varlığını korumuş, ancak 1948 Arap-İsrail savaşında büyük kısmı dağılmıştır. Ürdün’de ise Türk nüfusu daha çok Osmanlı döneminde görev yapan asker ve memur ailelerinden oluşmuştur. Bugün Suriye’de 2.5 ile 3.5 milyon arasında Türkmen yaşadığı, Lübnan’da 75-80 bin, Ürdün’de ise yaklaşık 60 bin civarında Türk kökenli nüfus bulunduğu tahmin edilmektedir. Filistin’de ise işgalci İsrail Devletinin baskısı sebebiyle Türk kimliği büyük ölçüde Arap toplumuyla karışmıştır.

Levant bölgesinin Türkleşme süreci, askeri fetihlerden ziyade uzun vadeli iskân ve kültürel etkileşimlerle gerçekleşmiş; bölgenin yerli Arap halkı ile Türk toplulukları yüzyıllar boyunca iç içe yaşamıştır. Türkler hiçbir zaman bölgede çoğunluk olmamış, ancak yönetici, askeri ve kültürel elit tabaka olarak derin izler bırakmışlardır. Bugün Suriye Türkmenleri, Lübnan Türkleri ve Ürdün’deki Türk toplulukları, bu tarihsel sürecin yaşayan mirasıdır. Levant’ın Türkleşmesi, Selçuklu fetihlerinden Osmanlı’nın sonuna dek asırlar boyunca Orta Doğu’nun sosyo-kültürel dokusunu kalıcı biçimde etkilemiştir.

Kaynakça

1. Abdulhalik Bakır & Süleyman Pekin, Levant Bölgesinde Türkmen Varlığı ve Türkleşme Süreci, Uluslararası Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, 2020.

2. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), TTK Yayınları, 1992.

3. Abdülkerim Özaydın, “Suriye ve Filistin Selçukluları”, DİA, 2010.

4. C.E. Bosworth, The Ghaznavids and the Seljuqs in the Levant, Cambridge University Press, 1977.

5. Halil İnalcık, Devlet-i ‘Aliyye, İş Bankası Kültür Yayınları, 2009.

6. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt II, TTK, 1983.

7. Yusuf Halaçoğlu, XVI. Yüzyılda Osmanlılarda Türkmen Aşiretleri, Ankara, 2009.

8. Stanford J. Shaw & Ezel Kural Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, Cambridge UP, 1976.

9. Hasan Kayalı, Arabs and Young Turks, University of California Press, 1997.

10. Mehmet Ali Büyükkara, Suriye Türkmenleri Üzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme, SETA Analiz, 2015.