Unutulmuş Bir Sessizlik: Bulgaristan Türklerinin Direnişle Yazılan Tarihi
Avrupa’nın doğusunda, Balkanların göğsünde sessizce ama inatla varlığını sürdüren bir halk var: Bulgaristan Türkleri. Yüzyıllardır kimliğini korumak için mücadele eden, kendi toprağında yabancı ilan edilen, diline, dinine, adlarına bile el uzatılan bir milletin hikâyesi bu. Kayıtlara geçmeyen direnişlerin, gözyaşlarına karışan duaların ve göç yollarında kaybolan çocuklukların hikâyesi.

Osmanlı'dan Kalan Bir İz Değil, Yaşayan Bir Gerçeklik
Bulgaristan’daki Türk varlığı, sadece Osmanlı'nın Balkanlar'a gelişinin bir sonucu değil; asırlara dayanan kültürel bir iz, yaşayan bir gerçekliktir. 14. yüzyıldan itibaren bölgeye yerleşen Türkler, camiler, köyler, gelenekler ve diller inşa etti. Ancak Osmanlı çekildikten sonra, bu kadim topluluk, önce görmezden gelindi, sonra yok sayılmaya çalışıldı.
Yasaklanan Diller, Değiştirilen İsimler
20. yüzyılda Bulgaristan Türklerinin yaşadıkları, modern çağın en karanlık asimilasyon politikalarından biri olarak tarihe geçti. 1984 yılında başlatılan “Yeniden Doğuş Süreci” adı altındaki kampanya ile Türklerin isimleri zorla değiştirildi. Türkçe konuşmak yasaklandı. Camiler kapatıldı. Mezarlıklardaki Türkçe mezar taşları kırıldı. Kimliğin, kültürün, hafızanın sistematik olarak silinmeye çalışıldığı yıllardı bunlar.
Fakat unutulmasın: Türkler, sadece topraklarını değil, kimliklerini de korumayı bilen bir millettir. Ve bu halk, unutturulmak istenen ne varsa, daha sıkı sarıldı onlara.
Göç: Vatanı Terketmek Değil, Onuru Taşımak
1989’da yüz binlerce Türk, kısa sürede evlerinden koparıldı; bavullarına sadece eşyalarını değil; bir milletin onurunu da koydu. Türkiye’ye gelen göçmenler, yeni bir hayata başlarken eski vatanlarını kalplerinde taşıdılar. Göç, onlar için bir kaçış değil; bir yeniden doğuştu.
Ben de bu göçün çocuklarından biriyim. Dedemin anlattığı hikâyelerle büyüdüm: yasaklı dualarla, gizli iftar sofralarıyla, Türkçeyi fısıltıyla konuşmak zorunda kalan çocuklarla… Ve şimdi, bu satırlarda onların sesi olmak istiyorum.
Bugünün Bulgaristan’ı: Umut ile Kayıp Arasında
Bugün Bulgaristan’da hâlâ yüz binlerce Türk yaşıyor. Her geçen gün daha bilinçli, daha örgütlü, daha dirençliler. Ancak eğitimde, dilde ve siyasette hâlâ görünmez duvarlar mevcut. Avrupa Birliği üyeliğiyle birlikte bazı haklar kazanılsa da, bu topraklarda Türk olmak hâlâ bir mücadele.
Sessiz Kahramanlara Bir Selam
Bu yazı, isimleri hiçbir kitapta geçmeyen, ama tarihin yönünü değiştiren insanlara bir selamdır. Dedem için, komşusu Mehmet Ağa için, ismini değiştirmeyi reddettiği için işten atılan Ayşe öğretmen için… Ve bu halkın sesi olmayı seçen herkes için.
Bu nedenle Bulgaristan Türkleri, sadece geçmişin değil; geleceğin de taşıyıcılarıdır. Onlar, Türk dünyasının batıya açılan kapısıdır. Ve her kapının ardında anlatılmayı bekleyen bir hikâye vardır.