Ali Şîr Nevaî (1441-1501)

Ali Şir Nevai, sadece şair değil, aynı zamanda Türk dilinin ve kültürün savunucusuydu.

Ali Şîr Nevaî (1441-1501)

 Herat’ta doğmuş ve yaşamış olan Nevai, Timurlu Devleti’nin hükümdarı Sultan Hüseyin Baykara'nın sarayında önemli bir yer edinmişti. Ama onu sadece bir devlet adamı olarak görmek büyük haksızlık olur. Gerçekten de onun en büyük mirası, Türk diline ve edebiyatına olan katkılarıdır.

Nevai, Farsçanın yaygın olduğu bir dönemde Türkçenin hak ettiği yeri bulması için savaş vermişti. Onun en büyük başarısı, Türkçeyi bir edebiyat dili haline getirmesiydi. "Muhakemetül-Lügateyn" gibi eserlerinde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak, Türkçenin gücünü ve zenginliğini ortaya koymuştu. O dönemde, edebiyat dünyasında Farsça en prestijli dil olarak kabul ediliyordu, ama Nevai buna karşı çıkarak Türkçeyi savunmuş ve ona hak ettiği değeri kazandırmıştı.

Hamse adlı eserinin de içinde bulunduğu çok sayıda şiiriyle, Nevai aslında Türk edebiyatının temellerini atmış oldu. Aşk, kahramanlık ve insanlık hallerini işlerken, Türk milletinin ortak değerlerini yüceltti. Şiirlerinde, hem halkı hem de sarayı hedef alarak, toplumu düşündüren bir dil kullandı. Onun şiirleri, aynı zamanda birer öğretiydi. Her bir dizesi, bir insanın ruhunun derinliklerine inebilecek kadar zengindi.

Nevai'nin etkisi, sadece yazdığı şiirlerle sınırlı kalmadı. Onun yaşamı ve duruşu, Türk dünyasında bir edebiyat devrimiydi. Hem bir sanatçı hem de bir dil savunucusu olarak, onu sadece kendi döneminin değil, bütün Türk milletinin ortak mirası olarak görmek gerekiyor.