GELECEĞİMİZ İÇİN BÜYÜK TEHDİT
Türkiye’de Doğurganlık Hızı Alarm Veriyor: Nüfus Kendini Yenileyemiyor. Son yıllarda Türkiye’de doğum oranlarında gözlemlenen ciddi düşüş, milletimizin demografik yapısını ve uzun vadeli varlığını tehdit eden boyutlara ulaştı!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında kayıtlı canlı doğum sayısı 937.559’a gerileyerek 2001'deki seviyelerin çok altına inmiştir; “toplam doğurganlık hızı” ise 2001’de 2,38 çocuk iken, 2024’te sadece 1,48 çocuğa düşmüş olup, bu 8 yıldır nüfus yenilenme eşiği olan 2,1’in çok altında kalmaya devam etmektedir. Kaba doğum hızı da 2001’de binde 20,3’ten, 2024’te binde 11’e gerilemiş durumdadır.
En yüksek doğurganlık hızı Şanlıurfa’da 3,28 çocuk seviyesindeyken, Bartın ve Eskişehir’de sadece 1,12 çocuktur ayrıca, yükseköğretim mezunu annelerde bu oran 1,22’ye kadar düşmekte, ''kent'' sınıflamasında yaşayan kadınlar ise ortalama 1,39 çocukla bu düşüşün temel itici unsurlarından biri haline gelmiştir.
Bu tablo, yalnızca bir demografik kırılma değil, Türk milleti için asıl beka meselesi haline gelmiştir. Tarihten bu yana güçlü, çok çocuklu aile yapısı ve yavrularıyla varlığını sürdüren Türk milleti, bugün bu kurumsal dinamiklerin erozyonuyla karşı karşıyadır. Devletin, eğitim düzeyine ve kent–kır ayrımına göre özelleştirilmiş aile teşviki politikalarıyla, genç çiftlere ekonomik katkılar sunarak, yükseköğretim gören ailelerin çocuk sahibi olmalarını teşvik ederek ve medyada aileyi öne çıkaran millî değerleri destekleyerek müdahale etmesi zaruridir. Aksi halde, doğmayan her Türk çocuğu, kaybedilmiş bir geleceğe işarettir. Türk milletinin sürekliliği, bugünden hayata geçirilecek Millî Aile politikalarıyla sağlanabilir.